Kitabın arka kapak yazısı :
1950’lerden günümüze kadar sürüp gelen
ardı arkası kesilmez şiir tartışmalarının içinde yer almış olan
bir eleştirmenin kaleminden İkinci Yeni’nin görünümü...
Neler, nasıl tartışıldı? Kimler katıldı tartışmalara?
İkinci Yeni şairler sanatın bir işlevi olduğuna
inanmıyorlar mıydı? Toplumsalcılığa karşıt kişiler miydi?
O günlerde yazılmış yazılarla tartışmaların havasını
yansıtan ayrıntılı bir sergileme...
Ayrıca ilk olarak bu kitapta yayımlanan
yirmi sekiz sayfalık bir incelemeye dayanarak kırk yıl
sonra yapılan yeni bir değerlendirme...
Kitabın “Sunu” yazısı :
İkinci Yeni şiirlerin ilk örnekleri dergilerde yayımlanıp “Pazar Postası”nda ilkeleri konmaya çalışılırken, yazın dünyasından uzaklardaydım. Yazı yazmıyor, dergileri izlemiyor, bütün günlerimi, Altunizade köşkünün bölümlenen bahçesinden Piraye’ye verilen bir dönümlük armutlu arsanın üstüne, bahçesinde ebruli hanımelleri açan bir ev yapmaya çabalayarak geçiriyordum. Karagün dostu Mimar Adnan Kuruyazıcı’nın bilgisiz, ama öğrenme açlığı içinde, titizliğiyle ustaları çıldırtan bir yamağıydım. İki katlı küçük bir evin yapımı, karaborsa karşısında tedirginliğimize yol açan kısıtlı olanaklarımız yüzünden çok uzamış, bir ara başka bir apartmanda mimar yardımcısı gibi çalışıp para kazanmam da gerekince, dört yıla yakın sürmüştü.
Sonunda gerçi annemin evi iyi kötü tamamlandı, yan bahçede, yüzyıllık armutun altındaki ocağın arkasına, ebruli mi, değil mi bilmem, bir sıra hanımeli, çağrışımsız, yorumsuz, bilinmeyen ellerce dikiliverdi, ama tam kırk ay, 15 Mayıs 1955’ten 15 Ekim 1958’e kadar, dergilerde benim tek bir yazım çıkmadı.
Yazın dünyasında olan bitenleri de doğru dürüst izleyememiştim. C.H.P.’nin sol kanat aydınlarınca yayımlanan haftalık “Pazar Postası” gazetesini okumuyordum. Oysa şiirimizdeki yeni eğilimlere bu gazetenin Muzaffer Erdost’ça yönetilen “Sanat-Edebiyat” ekinde bir akım niteliği kazandırılmaya çalışılıyormuş.
Aslında, 1954’te, İlhan Berk’in ortalarda kıpır kıpır dolaştığını, “Sanat yenilik içindir” görüşünü savunan sözler ettiğini görüp, “Yeditepe”de, toplumsalcı açıdan yeniliğe nasıl bakılması gerektiğini, devrimci sanatçılar için yeniliğin hangi yönüyle önemli olduğunu anlatmaya çalışan bir yazı yayımlamıştım. Bu yazıya birkaç ay sonra, bir gençlik dergisinde Muzaffer Erdost’un karşı çıkması ise bayağı şaşırtmıştı beni. Bugünkü gibi kesinlikle bilmiyordum, ama o günlerde de onun ilerici, toplumsalcı düşüncelere eğilimli bir genç olduğunu sanıyordum. Oysa, benden yana çıkacağı yerde, İlhan Berk’i savunuyordu. Kafam bambaşka şeylerle dolu olduğu için, bir tartışmayı göze alacak durumda değildim. Kaldı öylece...
1958’de “Varlık” ile “Yeditepe”ye döndüğüm zaman gene İlhan Berk’i gördüm yenilik alanının ortasında. İleri sürdüğü dayanaksız, göklerde uçan görüşlere karşı çıkmaya başladım. Ondan bir yanıt gelmedi. Daha çok Turgut Uyar ile Oktay Rifat üstünde durdular sözlerimin. Yazışmalarımız özellikle anlam konusunun aydınlanmasına yararlı oldu. Derken Edip Cansever’den açıklamalar gelmeye başladı. Bunlar genelde benim şiire kapalı olduğum görüşüyle çerçeveleniyordu. Arkasından, İkinci Yeni anlayışının yazarlara getirdiği yasaklar üzerine, Yaşar Nabi, Onat Kutlar, Adnan Benk gibi yazarlara karşı yazılar yazdım.
Derken bambaşka bir tartışma içinde buldum kendimi. Önce “Hazin Bir Başkalaşma” adlı yazısıyla Attilâ İlhan, sonra ona uyup konuyu iyice zorlayarak Asım Bezirci, beni İkinci Yeni’yi tutan eleştirmen olarak andılar. Attilâ İlhan’la tartışılmaz, dönmez dediğinden. Asım Bezirci’yle tartışılabilir sandım. Ama o da direndi. İşi kitap boyutlarına taşıdı. Beni niçin olmadığım bir konumda göstermek istediğini bugün bile anlamış değilim.
Oysa çok açıktı İkinci Yeni’ye karşı takındığım tavır : Kuramlarıyla benimsenmeyen bir akımın getirdiği başarılı şairlerin değerlerini tanımak gerektiğini söylüyordum. Onların başarıları o kuramların baskı alanında oluşmuş değildi.
İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Kemal Özer, Ülkü Tamer... Daha pek çok kişi eklenebilir bu listeye... Bu şairlerden vazgeçilebilir mi?
Başka kitaplarımda dağınık olarak yayımlanmış olan bu tartışma yazılarımı, İkinci Yeni olayını bir de benim açımdan izleyebilmeniz için bir araya topladım.
Sondaki incelemeyi ise o günlerin havasını yansıtmaya çalışarak bu kitap için yazdım.
(ss. 7-8)