Yaşam Öyküsü

   Bu arada yazarlığa da başlamıştı. Pek güvenemediği şiirlerini dergilerde takma adlarla yayımlıyor, öykülerinde, denemelerinde ise Memet Fuat adını kullanıyordu.
   İlk kitabı Tuna Baltacıoğlu ile birlikte 1946’da yayımladıkları Aşk ve Sümüklüböcek oldu. Bu 64 sayfalık kitabın ilk yarısında Tuna Baltacıoğlu’nun, ikinci yarısında Memet Fuat’ın kısa öyküleri yer alıyordu.
   Üniversite yıllarında ise bu iki arkadaş Oktay Verel’le bir üçlü grup oluşturarak ilginç bir dergicilik serüveni yaşadılar. 1 Şubat 1950’de yayımlamaya başladıkları “Memleketimizde ve Dünyada Kitaplar” adlı aylık dergiyi 1 Temmuz 1950’ye kadar düzenli olarak altı sayı hiç aksatmadan çıkardılar. Yedinci ile sekizinci sayıları bir arada, bir ay gecikmeyle, 1 Eylül 1950’de, dokuzuncu, onuncu, on birinci sayıları ise gene bir arada, iki ay gecikmeyle, 1 Aralık 1950’de yayımlayabildiler.
   “Kitaplar” dergisi o yılların ünlü basımevlerinden Çituris Biraderler’de özenerek basılan tertemiz bir dergiydi, Ankara Caddesi’ni dolduran yayımcılardan biraz destek görse, kendileri için bir beklentileri olmayan gönüllü yöneticileriyle uzun yıllar yaşayabilirdi.
   Ne yazık ki Memet Fuat’ın coşkuyla katıldığı bu ilk dergicilik serüveni on bir ay içinde amacına ulaşamadan sona erdi.
   Ertesi yıl, 1951’de, ikinci kitabı Yaşadığımız’ı yayımladı. Bu iç içe örülmüş öykülerden oluşan, roman gibi okunabilen, anlatımda yenilik aranışları içeren, gerçekçi bir yapıttı. Adalet Cimcoz’un, genç eleştirmenler Attilâ İlhan ile Fethi Naci’nin ilgilerini çekti. Ne var ki anlattığı bahçeden bir arkadaşının kendisine aşırı tepki göstermesi üzerine Memet Fuat ilk dağıtımdan sonra kitabının satışına son verdi.
   1951’de tam üniversiteyi bitirmek üzereyken dedesi öldü.
   Babası Vedat Örfi ile iki amcası, daha Mehmet Ali Paşa ölmeden, köşke bir müşteri bularak satış sözü veren senetler karşılığı para çekmeye başlamışlardı bile.
   Ölümün hemen ertesinde, köşkteki eşyaların satışı için de bir açık artırma düzenlendi.
   Suzan ile Mehmet annelerinin yanına taşındılar. Hiçbir gelirleri yoktu. Liseyi bitirmeden öğretmenleriyle takışarak okulu bırakmış olan Suzan’ın bir işe girmesi, Mehmet’in de bir yolunu bulup para kazanması gerekiyordu.

   Üniversite yıllarında bir ara “Aylık Ansiklopedi”ye çeviriler yapmış, yabancı kaynaklardan İngiliz Edebiyatı ile ilgili maddeler derleyip düzenlemişti. O günlerde tanıştığı Hüsamettin Bozok’un yüreklendirmesiyle “Yeditepe” dergisine denemeler yazmaya başladı. Bu denemeler başta Nurullah Ataç olmak üzere yazın çevrelerinin onunla ilgilenmesini, adının duyulmasını sağladı. Ama çok az bir telif ücreti alıyordu.
   Üniversiteyi bitirince İstanbul okullarında yardımcı öğretmenlik için başvuruda bulundu. Hastalanıp hava değişimi izni alan öğretmenlerin yerine onların boş kalan derslerine giriyordu. Doğrudan öğretmenlik için başvurup Anadolu’ya gitmesine olanak yoktu. Çünkü hastalığı atlatmış olsa da, pneumothorax uygulaması sona ermiş değildi. Plevranın alt bölümünde toplanan su bir türlü çekilmediğinden, yapışma olmaması için, hava vermeye devam ediliyordu.
   İstanbul Erkek Lisesi’nde bir süre yardımcı öğretmen olarak çalıştıktan sonra, girdiği Fulbright Bursu sınavında, görevli olarak bulunan İstanbul Milli Eğitim Müdürü, bursu almasının Nâzım Hikmet’le ilişkisi yüzünden Türk sorumlularca engellendiğini görünce, birtakım yer değiştirme işlemleri yaptırarak onu öğretmen yardımcılığından uzaklaştırdı. Kabataş Lisesi’ndeki öğretmen İstanbul Erkek Lisesi’ne aktarılmış, sırada bekleyen bir arkadaşı da onun yerine Kabataş Lisesi’ne yardımcı öğretmen olarak atanmış, Memet Fuat boşta kalmıştı. Yapılan bu gerekçesiz yer değiştirmenin ardından, ilkokulunda küçük çocuklara İngilizce dersi verdiği Özel Boğaziçi Lisesi’nin üst sınıflarına atanması için gerekli onay da alınamayınca, Milli Eğitim’de artık ona görev verilmeyeceği açıkça anlaşılmış oldu.
   Yeni kurulan bir gazetede Beyoğlu muhabirliğini denedi, ama birkaç gün çalışınca, değil para kazanmak, yol paralarını bile kolay kolay alamayacağını anlayarak vazgeçti.
   Özel İngilizce öğretmenliği yapmayı düşündü, bir arkadaşıyla birlikte Beyazıt’ta küçük bir oda tutup sağa sola duyurular astılar. Gelen giden olmadı. Sonunda, boşuna kira ödememek için odayı bıraktılar.
   Bunun üzerine bir gazeteye küçük ilan vererek evlere gitmeye başladı. Birkaç kişilik gruplara tekrarlama yöntemiyle İngilizce öğretmesi kısa sürede çok öğrenci edinmesini sağladı. Ama bu kez de, bir evden öbür eve, İstanbul’da dört dönerken kendini koruyamaması yeniden sağlık sorunlarıyla karşılaşmasına neden oldu.


1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10- 11